ASSAN Elektronik, Roketsan’ın Stratejik Partnerlerinden Biri Olarak Seçildi

Türk savunma sanayisinin öncü kuruluşlarından Roketsan, tedarikçi ekosisteminde yer alan 250’den fazla firma ile uzun vadeli iş birlikleri oluşturmayı hedeflediği “Roketsan Stratejik İş Ortaklığı Zirvesi’nde” önemli bir duyuru yaptı. DMY Uluslararası Yatırım Grubu’na bağlı ASSAN Elektronik, Roketsan’ın stratejik partnerlerinden biri olarak seçildi.

Alpke Metal

Alpke Metal: Kuru ve Yağlı Tip Transformatörler İçin Güvenilir Çözüm Ortağınız

Alpke Metal, kuru ve yağlı tip transformatör üretiminde uzmanlaşmış, yüksek kaliteli bakır ve alüminyum iletkenler sunan bir üretici olarak sektörde öne çıkıyor. 7/24 üretim kapasitesiyle Polonya, Almanya ve Bulgaristan gibi ülkelere ihracat yapıyor.

Kendeil ve Ozdisan Güçlerini Birleştiriyor: ABD Pazarına Yeni Ortak Girişim

Kendeil Srl ve Özdisan Elektronik A.Ş., elektronik komponent sektöründeki güçlerini birleştirerek ABD pazarına adım atıyor! New Jersey merkezli yeni ortak girişim şirketi Kendeil Ozdisan Electronics US Inc., yüksek kaliteli elektronik bileşenlerin üretimi ve dağıtımı konusundaki uzmanlığını ABD’deki müşterilere sunmayı hedefliyor. Bu stratejik ortaklık, iki şirketin küresel deneyimini ve yenilikçi teknolojilerini bir araya getirerek sektördeki rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor.

DMY Enerji’nin Güneş Enerjisi Santralleri ve Tescom’un Yenilikçi Endüstriyel Ürünleri ile Türkiye’de Sürdürülebilir Enerji Çözümleri

DMY Enerji, Türkiye’nin zengin güneş ışığı potansiyelinden faydalanarak, ülke genelinde kurduğu güneş enerjisi santralleriyle 2024 yılında toplamda 30.000 MW elektrik üretmeyi başardı. Bu üretim, yıllık 5 MW enerji tüketen yaklaşık 6.000 evin enerji ihtiyacını karşılayacak büyüklükte. DMY Enerji’nin bu başarılı çalışması, Türkiye’nin enerji dönüşümünde önemli bir adım olarak dikkat çekiyor.

DMY Elektronik 2025: Sektörel Liderlik, Yenilikçi Hedefler ve Global Rekabet Vizyonu

2025 yılına dair hedeflerimizi ve vizyonumuzu belirlerken, DMY Elektronik olarak sektörel liderliğimizi sürdürmeyi ve global rekabet gücümüzü artırmayı amaçlıyoruz.

DMY Savunma SAHA Expo 2024’te Geleceğin Teknolojilerini Sergiledi

Türkiye’nin en büyük savunma sanayi etkinliklerinden biri olan SAHA Expo 2024, bu yıl da sektörün liderlerini bir araya getirdi. DMY Savunma olarak biz de yerli ve milli savunma sanayimize katkıda bulunma misyonumuzla bu prestijli fuarda yerimizi aldık.

DMY Savunma, SAHA Expo’da, savunma sanayine yönelik geliştirdiği yenilikçi çözümler ve ileri teknoloji ürünleriyle büyük ilgi gördü. Standımızda sergilenen ürünler, ziyaretçilerden tam not alırken, sektörün öncü firmaları ve profesyonelleriyle yapılan görüşmeler, yeni iş birliği fırsatlarına kapı araladı.

Yerli ve Milli Teknoloji Vizyonu

DMY Savunma’nın SAHA Expo’ya katılımı, savunma sanayisindeki yerli ve milli üretim vizyonumuzun bir yansıması oldu. Bu yıl fuarda, özellikle savunma sistemleri ve otomasyon teknolojileri alanında geliştirdiğimiz çözümleri sunma şansı yakaladık. Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığını güçlendirecek inovasyonlarımız, fuar boyunca yoğun ilgi gördü.

Sektör Liderleriyle Güçlü Bağlantılar

SAHA Expo, yalnızca ürünlerin sergilendiği bir platform değil, aynı zamanda sektör liderleriyle bilgi paylaşımı ve iş birliği olanakları için önemli bir fırsat sunuyor. DMY Savunma, bu etkinlikte ulusal ve uluslararası birçok firma ile görüşmeler gerçekleştirerek gelecek projeler için güçlü adımlar attı.

Geleceğe Yön Veren Çözümler

DMY Savunma olarak, savunma sanayinde hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada güçlü bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. SAHA Expo 2024’te sergilediğimiz çözümlerle, yalnızca bugünün ihtiyaçlarını değil, geleceğin teknolojik gereksinimlerini de karşılayacak bir vizyon sunduk.

Bu başarılı fuar katılımıyla, savunma sanayisine olan katkımızı bir adım daha ileri taşımanın gururunu yaşıyoruz. Ülkemizin teknolojik bağımsızlık yolculuğunda, yerli ve milli üretim gücümüzle daha büyük başarılara ulaşmayı hedefliyoruz.

DMY Savunma’nın SAHA Expo deneyimiyle ilgili detaylar ve gelecek projelerimiz için bizi takip etmeye devam edin!

Na-De Atech 2024’e katılıyor

Uluslararası Savunma ve Havacılık Fuarı Olan IDEF’23 Fuarı’na DMY SAVUNMA olarak katıldık.

DMY Şirketler Grubu içerisinde savunma ve havacılık sanayisine çalışan şirketlerimizden oluşan DMY SAVUNMA yapılanmasıyla 16. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na (IDEF’23) katılım sağladık. Yapılanma bünyesinde bulunan Assan Elektronik, EMS Elektronik, Microina, Satelcom ve Tescom şirketlerimiz imkan ve kabiliyetlerini fuar kapsamında sergileme imkanı buldular.

Fuar boyunca sergilenen ürünler ve teknolojiler büyük ilgi çekerken, standımızı Savunma Sanayii Başkanı Sn. Prof.Dr. Haluk GÖRGÜN, MKE Genel Müdürü Sn. İlhami KELEŞ başta olmak üzere ülkemizin önde gelen savunma sanayi yetkilileri ve yurt dışı katılımcılar da ziyaret ettiler.

DMY Şirketler Grubundan savunma sanayinden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Ali Rıza Kılıç, şunları söyledi: “DMY SAVUNMA olarak, IDEF’23 Fuarı’na katılımımızı büyük bir heyecanla gerçekleştirdik. Uluslararası ve ulusal alanda büyük ilgi gören ve tarihinde katılımcı rekorları kıran bu fuarda, savunma ve havacılık sektörüne yönelik vizyonumuzu, yenilikçi yaklaşımlarımızı sergileme fırsatını bulduk. Assan Elektronik, EMS Elektronik, Microina, Satelcom ve Tescom gibi kendi alanlarında uzmanlıkları bulunan güçlü ortaklarımızla bir araya gelerek, sektördeki birleşik gücümüzü de ortaya koyduk. Türkiye’nin savunma sanayisine katkıda bulunmak, ulusal ve uluslararası işbirliği fırsatlarını keşfetmek ve yeteneklerimizi aktarabilmek için buradayız. IDEF’23 Fuarı’nda standımızı ziyaret eden tüm katılımcılara teşekkür ederiz. Gücümüzün merkezine elektronik üretimi almaya devam ederek, tasarım ve üretim alanlarında gelecekteki projelerimizle daha da büyümeye devam edeceğiz.”

DMY SAVUNMA’nın IDEF’23 Fuarı’ndaki göze çarpan katkıları şunları içeriyor:

Yenilikçi Teknolojiler: Uydu ve Haberleşme teknolojileri, RF ve Mikrodalga Teknolojileri ile Güç Elektroniği Teknolojilerinde önde çıkan tasarım ve üretimleri şirketlerimize ait olan ürünler sergilenmiştir.

Birleşik Güç:  DMY SAVUNMA yapılanmasını oluşturan şirketlerimizin farklı alanlardaki uzmanlıklarını biraraya getirerek, tasarımdan üretime, tedarikten proje yönetimine kadar tüm süreçleri birarada sunarak “Uçtan Uca Ürün Gerçekleştirme” konusundaki imkan ve kabiliyetlerimiz anlatılmıştır.

İşbirliği Fırsatları: Savunma ve havacılık alanında ülkemizin önde gelen ana yüklenicileriyle olan mevcut çalışmalarımızı daha da ileriye götürebilmenin yanı sıra, ulusal ve uluslararası potansiyel firmalarla da işbirliği fırsatları yakalanmıştır.

Ülke Ekonomisine Katkı: Savunma ve havacılık sanayinin ülkemiz için stratejik ve ekonomik öneminin farkında olarak, DMY SAVUNMA firmaları olarak sunduğumuz katkıların artırılmasına yönelik vizyonumuz paydaşlarımıza aktarılmıştır.

DMY Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Davut Yurttaş: “DMY SAVUNMA, DMY Şirketler Grubumuzun geleceğinde önemli bir yer tutuyor. Savunma ve havacılık sanayisi, ülkelerin güvenliği için kritik bir rol oynamaktadır ve biz, DMY SAVUNMA olarak bu alanda güçlü bir yer edinmeye kararlıyız. Assan Elektronik, EMS Elektronik, Microina, Satelcom ve Tescom gibi önde gelen firmaların bir araya gelmesiyle oluşturduğumuz DMY SAVUNMA, sektördeki birleşik gücümüzü göstermektedir. Bu, Türkiye’nin savunma sanayisi alanında büyümesine ve ulusal güvenliğine katkı sağlamak için önemli bir adımdır. DMY SAVUNMA’nın gelecekteki projeleri ve büyüme planları hakkında heyecanlıyız ve bu alandaki yatırımlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.

DMY Savunma, IDEF’23 Fuarı’nda sergilediği ürünler ve teknolojilerle, Türkiye’nin savunma sanayisi alanındaki büyümesine katkı sağlamaya devam ediyor. DMY Savunma’nın gelecekteki projeleri ve katkıları hakkında daha fazla bilgi almak için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Haluk Sayar, Component by Özdisan’ın 20. Sayısında Elektromobilite Hakkında Konuştu

Avrupa çapında elektromobilite ve sürdürülebilir ulaşımı teşvik eden bir sivil toplum kuruluşu olan Avere’nin Türkiye başkan yardımcısı Haluk Sayar’la bir araya geldik. Kendisiyle elektrikli araç sektörünü ve derneğin yaptığı çalışmaları konuştuk.

İlk defa ortaya çıktıkları 19. yüzyıldan itibaren çevre dostu ulaşım imkanı sunan elektrikli araçlar, küresel ısınmayla etkin mücadele etme kararı alan ülkelerin desteğiyle yeniden popüler hale geldi. Sahip oldukları teknolojiler sayesinde elektrikli araçlar; kullanıcılarına, maliyet, konfor ve güvenli yolculuk fırsatı yaşatıyor.

Sizi tanıyabilir miyiz? Kariyer hayatınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Avere Türkiye Elektro Mobilite Derneği başkan yardımcısıyım. Makine mühendisiyim. 1989 yılında mezun oldum. Arkasından 3 yıl kadar Amerika’da bulundum. Burada enerji ekonomisi üzerine çalıştım. Arkasından Türkiye’de yine enerji alanında özellikle yenilenebilir enerji alanında uzun yıllar çalıştım ve son 6 yıldan beri de elektromobilite alanında çalışıyorum. Dernek ile ilgili faaliyetleri yürütüyorum.

Dernek olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Derneğimiz 4 yıl önce kuruldu. Avere Elektro Mobilite Derneği esasında uluslararası bir dernek. 18 Avrupa ülkesinin üye olduğu bir dernek. Biz de 4 yıl önce, 17. üye olarak derneğe taraf olduk. Türkiye’de özellikle elektromobilitenin gelişmesi, elektrikli araçların yaygınlaşması, sağlıklı olarak büyümesi için çalışmalar yapıyoruz. Bunun için gerek iş dünyasından gerek kamudan gerekse üniversiteden birçok grubu bir araya getirerek iş birlikleri yürütüyoruz.

Derneğin üye sayısı nedir?
Avere uluslararası bir dernek. Derneğimizin Avrupa tarafında doğrudan ya da dolaylı olarak 2650 üyesi var. Türkiye’deki kurumsal üye sayımız da 52. Toplamda 18 üye ülke  ile temsil edilen derneğimiz, Avrupa’nın en kapsamlı temsil gücü olan sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi.

Üyelerinizle yaptığınız çalışmalardan da bahseder misiniz?
Yeni bir sektör elektromobilite. Elektrikli araçlar yeni yeni Türkiye’de gündemimize giriyor. Fakat çok hızlı bir şekilde ivme aldı. Sadece otomotiv sektörünü ilgilendiren bir alan değil. Birçok alanın multidisipliner olarak bu işin içinde olması gerekiyor. Elektronik ve kimyanın bu işin içinde olması gerekiyor. Fizik zaten bu işin temelini oluşturuyor. Dolayısıyla sadece otomotiv sektörü değil bizim diğer sektörleri de birleştirme yapımız var, bir misyonumuz var. Türkiye’de bunu gerçekleştiriyoruz.

Elektromobilite derken tam olarak ne kastediyorsunuz biraz daha açar mısınız?

Mobilite hareketlilik anlamına geliyor biliyorsunuz. İngilizce’deki karşılığı mobility olan kelimenin anlamı ‘bir yerden bir yere varmak’. Bir yerden bir yere varmak. Elektromobilite ise elektrik kullanarak bir yerden bir yere gitme hareket etme anlamına geliyor. Dolayısıyla elektrikli araçları da elektromobilitenin ilk parçaları ilk bileşeni olarak kabul edebiliriz. Ama sadece elektrikli otomobiller değil esasında scooter’lar da… Micromobilite elektromobilitenin bir alanı ya da elektrikli otobüsler, hatta trenler, uçaklar, gemiler hepsi eğer elektrikle tarif ediliyorsa ve bu şekilde hareket ediyorsa elektromobilitenin altına giriyor.

Avrupa elektromobiliteye önemli bir geçiş yaşıyor. 2023 yılında beklentileriniz neler?
Elbette çok hızlı büyüyor. Bundan 6 yıl öncesinde tüm dünyada 1 milyon elektrikli araç satılmıştı. 2022 yılına geldiğimiz zaman bu sayı 11,5 milyona çıktı ve her yıl yüzde 50-60 büyüyor. Dünyada elektromobilitenin ve elektrikli araçların başı çektiği bölgeler var. Çin birincisi, hemen arkasından Avrupa ülkeleri geliyor. Daha sonra da Kuzey Amerika, Asya ülkeleri ve diğer ülkeler diye gidiyor. Avrupa tabii ki özellikle Çin’den sonra, Çin teknoloji tedarikçisi, otomobil üreticisi, aynı zamanda akü de üreten kuruluş. Dolayısıyla Avrupa hemen arkasından pazar liderliğini takip eden bir kurum, bir oluşum.

Peki türkiye’de elektromobiliteye olan ilgi nasıl?
Avrupa’da geçtiğimiz aralık ayında Almanya’da satılan her 100 aracın 55’i elektrikliydi. Norveç’e baktığınız zaman daha da fazla. Yüzde 90’ların üzerinde. Artık 100 aracın 90’ı elektrikli. Onlar artık neredeyse sonuna gelmiş durumdalar. Aslında bu da normal çünkü Norveç 2025 yılından sonrasında içten yanmalı motorlu araçlara artık ruhsat vermeyecek. Daha doğrusu satışı bile olmayacak. Mecburen elektrikli araçlar satılacak. Bu yüzden de piyasa kendi önlemini alıp geçişini tamamlamak üzere.

Artık elektrikli araçlara geçmek üzereler. Buna benzer olarak hemen arkasından Hollanda, Almanya gibi ülkeler geliyor. Almanya, Hollanda hemen hemen artık birbirine çok yakın ama Almanya araç sayısı bakımından pazar lideri.

Türkiye’ye geldiğimiz zaman daha işin başındayız. Az önce bahsettiğim üzere 1 yıl içerisinde 11,5 milyon elektrikli araç satıldı. Türkiye’de ne kadar satıldı aynı dönemde diye bakarsanız 10 bin civarında araç. Toplamda 18 bin elektrikli araç var. Dolayısıyla biz daha işin çok başındayız. Ama yine Avrupa’daki gibi her yıl yüzde 60-70 büyüyen bir pazardan bahsediyoruz. Önümüzdeki 7-8 yıl içerisinde çok hızlı bir büyüme olacak ve 2030 yılında Türkiye karayollarında 1 milyondan fazla elektrikli araç göreceğiz.

Elektrikli araçlar hayatımızda uzun yıllardır var. Peki bunun yaygınlaşmamasının nedeni nedir? Geç kalmadık mı?
Aslında kalmadık. Avrupa ve Çin’e göre geç kalmış gibi gözükebiliriz ama hala kalmadık. Şöyle söyleyeyim zaten teknoloji yeni teknoloji. Lityum iyon teknolojisi akülerin araçlarda kullanılması 2010 yılından önce mümkün bile değildi.

“Avrupa’da geçtiğimiz aralık ayında Almanya’da satılan her 100 aracın 55’i elektrikliydi. Norveç’e baktığınız zaman daha da fazla. Yüzde 90’ların üzerinde.”

Enerji yoğunluğundan dolayı ya da kapasite yeterli olmadığından dolayı çok fazla kullanılamıyordu. 2010 yılından itibaren artık ekonomik olarak da mümkün olmaya başladı. 2010 yılından baktığınız zaman aküler kw saat ile ifade edilir. Kw saat maliyeti 1000 dolar civarına geliyordu akülerin. Fakat şu anda aradan geçen 10-12 yıl içerisinde bu 100 dolarlara kadar inmiş durumda. Dolayısıyla akü fiyatları düştükçe elektrikli araçların pazar şansı artıyor.

Diğer önemli bir nokta da kimse durduk yere sektörü elektrikli araçlara yönlendirmedi. Hani artık zamanı bitti, petrol bitiyor falan değil. Hâlâ doğal gaz hâlâ benzin var. Peki biz niye elektrikli araçlara geçiyoruz? Sera gazından dolayı elektrikli araçlara geçiyoruz. Artık biz biliyoruz ki sera gazı dünyanın sonunu getirebilir ve bunun farkındayız. Dolayısıyla artık emisyonları azaltmakla yükümlüyüz ve Birleşmiş Milletler de uluslararası kurumlar da başı çekerek tüm ülkeleri bu önlemi almakla görevli kıldı. Artık bütün ülkeler emisyonlarını azaltmakla yükümlüler ve bu aşamada da artık elektrikli araçlar hiç olmadığı kadar önem kazandı.

Peki elektrikli araçların avantajları neler?
Tabii ki elektrikli araçların birçok avantajı var. Az önce söylediğim gibi en önemli avantajı esasında elektrikle hareket ediyor olmaları. Şimdi elektrikle hareket ettiği zaman sonuçta şebeke elektriğini kullanıyor. Şebeke elektriğinin temiz olması da önemli burada. Şebeke elektriğini kömürden üretirseniz ve ürettiğiniz o elektriği de elektrikli araçlarda kullanırsınız o araç emisyonsuz olmaz. Dolayısıyla biz elektrik üretirken yenilenebilir enerji kullanmak durumundayız.

O elektriği eğer biz elektrikli araçlarda kullanırsak o zaman emisyonsuz sıfır emisyonlu araçlardan bahsedebiliriz. Dolayısıyla birinci kural sıfır emisyonlu araçlara doğru ve temiz elektrik sağlamak.

İkincisi egzoz yok elektrikli araçlarda. Yani siz petrol ya da dizel yakıtlı araçlarda şehir içinde ciddi bir hava kirliliğine sebep oluyorsunuz, egzozdan kaynaklı. Elektrikli araçlarda böyle bir şey yok. Sessiz bir şekilde hiçbir emisyon salmadan aracınızı kullanabilirsiniz. Sağlık ve çevre açısından bunlar çok önemli. Ama tabii ekonomi açısından baktığınız zaman da elektrikli araçların çok ciddi avantajları var. Akü maliyetleri, lityum iyon akü maliyetleri çok hızlı bir şeklide düşüyor.

Bundan 3-4 yıl öncesine kadar elektrikli araçlar ile içten yanmalı motorlu araçların fiyatları baya farklıydı. Pahalıydı elektrikli araçlar. Neden çünkü akü maliyetleri pahalıydı. Fakat geldiğimiz noktada akü maliyetleri o kadar aşağıya indi ki 2023 ya da 2024 yıllarında biz başa baş noktasına geleceğini düşünüyoruz artık. Yani satış fiyatı anlamında da elektrikli araçlar diğer dizel araçlardan ya da benzinli araçlardan farklı olmayacak.

Bunun yanında elektrikli araçlar çok az bakım gerektirir. Çünkü hareket eden parçası motorunda fazla yoktur. Mesela dizel araçlarda tekerleği döndürmek için kullandığınız 2000’den fazla hareketli parça vardır. Fakat elektrikli araçlarda bu sayı 21’dir. Dolayısıyla çok daha az bakım gerektirir elektrikli araçlar.
Yani şöyle düşünün ne egzoz gazı, ne radyatörü, ne motor yağı, ne de güç aktarma sistemi vardır. Frenler bile daha az aşınır. Balatalara da çok fazla yük binmez. Dolayısıyla bunların hepsi çok ciddi bakım yönünden bakım maliyetini azaltıp, gerekli olan bakım süresini de uzatan etkenlerdir. Bir kere kullanım maliyeti çok düşüktür. Çünkü siz elektrikli araçları örneğin şebekedeki şu anki mesken elektriğinde şarj ettiğiniz takdirde dizel araçlardan yaklaşık 4 kat daha ucuza

“Önümüzdeki 7-8 yıl içerisinde çok hızlı bir büyüme olacak ve 2030 yılında Türkiye karayollarında 1 milyondan fazla elektrikli araç göreceğiz.”

getirip şarj etmiş olursunuz. Bunun anlamı aynı ücretle 4 kat daha fazla gidebilirsiniz elektrikli araçlarla. Tabii şimdi fiyat konusu biraz farklı çünkü evde şarj ettiğinizde farklı fiyat, ticari şarj ettiğinizde farklı fiyat, dışarıda 22 kw’lık şarj opeatörlerinin işlettiği istasyonlarda şarj ederseniz farklı fiyat. Ama sonuçta hemen hemen hepsinde elektrikli araçlardaki yakıt maliyeti elektrik maliyeti gittiğiniz 100 km için bahsediyorum, dizel ya da benzinli araçlardan daha ucuzdur.

Dezavantajlarına gelecek olursak neler söylemek istersiniz?

İçten yanmalı motorlu araçlar ile başa baş noktasına gelmesi için 1-2 yıl gibi bir süre var. Bundan öncesinde bu dezavantaj daha büyüktü. O yüzden teşvik gerekiyordu. Yani devletler tarafından teşvik uygulanması önemliydi ki insanlar elektrikli araçları tercih etsinler. Şimdi hâlâ önemli belli bir noktada, fakat çok yakın bir süre içerisinde artık teşviğe de gerek kalmayacak. Bunun dışında dezavantajı yok diyebiliriz.

Menzil konusundaki eleştirilere cevabınız ne olur?

Öncelikle bu eleştirilerin de artık gereksiz olduğundan bahsetmem gerekiyor. 7-8 yıl öncesi için elektrikli araçların menzil sorunları vardı. Özellikle uzun yolla ilgili ciddi endişeler söz konusuydu. Fakat teknoloji ilerledikçe menzil sorunu aşıldı. Bataryaların kapasitesi ve verimliliği arttı. Günümüzde tek şarjda 1000 kilometrenin üzerinde giden araçlar var. Şu an bildiğim test aşamasında olup 1-2 yıl sonra satışa çıkartılacak bazı araçlar tek şarjda 2000 – 2500 kilometrelere çıkacak. Her yıl sene menzil artıyor.

Şarj istasyonları ile ilgili de önemli çalışmalar var. Hatta şunu söyleyebilirim, ülkemizde şarj istasyonlarının kurulumu elektrikli araç satışının önünde gidiyor. Lider şarj istasyonlardan birisi 2023 yılının sonunda Türkiye’de 200 bin araca yetecek kadar elektrikli şarj istasyonu ağı olacağını açıkladı.

eV Charge Show hakkında neler söylemek istersiniz?

Voli Fuarcılık ile beraber geçtiğimiz yıl ilkini düzenledik. Avere olarak konferans kısmını üstlendik. Fuar ve konferans anlamında çok büyük başarılar elde ettik. 2023 yılının Kasım ayında ise 2.’sini düzenleyeceğiz. Uluslararası tarafı ağır bir fuar olmasını planlıyoruz. Geçen seneki fuar alanı yaklaşık 2 katı kadar büyüyecek. Çünkü ilgi çok yüksek. Start-up yarışmamız da olacak.

Kısa ve orta vadedeki hedeflerinizden bahseder misiniz?
Üye sayımız hızlı bir şekilde artıyor. Şu anda 52 üyemiz bulunuyor.
 2023 yılının sonunda bu üyeyi ikiye katlamayı hedefliyoruz. Sektörle birlikte büyüyeceğiz. Her derneğe üye olan kuruluşların bu dernekten beklentileri oluyor. Biz de onların
sesi olmak için çabalıyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarıyla bir bağlantı noktası olmak istiyoruz. Yurt dışındaki Avere ağıyla bir network ekosistemi oluşturmak istiyoruz.


Depremzedelerimizin ve Milletimizin Yanındayız

Deprem felaketinde zarar gören yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile gönderdiğimiz yardımlar yerlerine ulaştı.

İSTANBUL — 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremin hemen ardından organize bir şekilde yardım etmek için çalışmalara başlandığını belirten DMY Uluslararası Yatırımlar Yönetim Kurulu Başkanı Davut Yurttaş: “Yaşadığımız deprem felaketi hepimizi derinden yaraladı ve üzdü. Milletimize karşı olan sorumluluğumuzun her daim bilincinde hareket ederek DMY Ailesi olarak yardımcı olmaya çalıştık.” dedi.

Deprem felaketinde zarar gören yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile gönderdiğimiz yardımlar yerlerine ulaştı.

DMY Uluslararası Yatırımlar ve grup şirketleri Özdisan, Devbros, Tescom, Assan, DMY EOA, Alpke, Satelcom, EMS ve Tescom Hellas’tan yapılan yaklaşık 1 milyon 700 bin Türk Lira tutarındaki yardım ile edinilen malzemeler TIR’lar ve 1. Ana Jet Üssü’nden kalkan uçaklar ile gönderilmeye başlandı.

Ayrıca, Grup bünyesinde çalışanların da ilk günden beri yardımcı olmak için çabaladığını ve organize bir şekilde hareket edilmesi için Grubun imkanlarını seferber ettiğini belirten DMY Uluslararası Yatırımlar Ortak Hizmetler Yöneticisi Fatih Duran: “Depremin ardından Özdisan ve diğer grup şirketlerinden ilk anda toplanan yardımlar ayrı bir ekiple 8 Şubat günü 18:10’da İstanbul’dan yola çıktı. 32 saatlik zorlu bir yolculuğun ardından Hatay Samandağ’a ulaşan ekibimiz, iki TIR dolusu yardımın depremzedelere ulaştırılıp dağıtılması için üç gün boyunca bölgede milletimizin yanındaydı.” dedi.

Deprem felaketinde zarar gören yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile gönderdiğimiz yardımlar yerlerine ulaştı.

Giyinme, sağlık, hijyen ve barınma için yardım malzemeleri taşıyan ekibimiz, yaklaşık 24 saatlik dönüş yolunda Kahramanmaraş ve Malatya’ya da uğrayarak deprem felaketinden yaklaşık bir hafta sonra 13 Şubat 2023’te İstanbul’a döndü.

Başta kurucularımız Davut Yurttaş ve Mustafa Yurttaş olmak üzere, Yurttaş Ailesi, Ortaklarımız ve DMY Uluslararası Yatırımlar çalışanları olarak ülkemize ve milletimizle birlikte omuz omuza olmanın gururu içindeyiz. İçinde bulunduğumuz zorlu günleri de dayanışma ile atlatacağımıza inanıyoruz.